Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiçbir mücadele veya savaş fikri/teorik çerçevesi olmayan bir siyaset üzerine oturmadan kazanılamaz. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu Cumhuriyet tarihinin en büyükkrizini aşabilmesi için 20. yüzyılın başında 100 yıl önce İstiklal Harbi'nin ana sürükleyici gücü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu felsefesi olan Türk Milliyetçiliği zemininde bir dirilişe ihtiyacı vardır. Atatürk çizgisinde bir Türk Milliyetçiliği dışında hiçbir fikir Türkiye'nin birliğini ve dirliğini, Türk Milleti'nin Anadolu ve Trakya üzerindeki egemenliğini sağlayabilecek güçte değildir. AK Parti'nin izlediği Kahire öğretisine dayalı, milli kimliksiz ve milli menfaat belirleyemeyen politikalar Türkiye'nin dış politikada kuşatılmasına, içeride ise devlet cihazının çökmesine, milli birliğin yıpranmasına, ekonominin çökmesine ve Suriyeli göçü ile demografik yapının bozulmasına neden olmuştur. Tarihsel bir benzetme yapılması gerekirse Türkiye Balkan Savaşı öncesindeki stratejik zaaflara benzer bir süreç içindedir. AK Partili 18 yılı tarihsel olarak İlber Ortaylı'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun geri çekiliş ve yıkılış yüzyılı olan "İmparatorluğunun En Uzun Yüzyılı" ile kıyaslamak mümkündür. Türk Milleti imparatorluğun en yüzyılından, yıkıntıların arasından nasıl Atatürk çizgisinde Türk milliyetçilerinin önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak çıktı ise bugün de Türkiye Cumhuriyeti yaşadığı büyük krizden Atatürk çizgisindeki Türk Milliyetçilerinin önderliğinde ve Atatürk çizgisindeki Türk Milliyetçiliği'nin uzun yol göstericiliği ile çıkacaktır.
BİLANÇO TABLOSU BİR MUHASEBE
Görüşlerimi toparlamaya hazırlanırken, bu bölümde birkaç noktaya temas etmek istiyorum. Öncelikle, İngilizlerin Hindistan'da yaptıkları her şeyi kötülemek gibi bir niyetim olmadığını söyleyeyim. İnsanoğlunun yaptığı her işte olduğu gibi sömürgeciliğin de olumlu ve olumsuz tarafları vardı. Hindistan'daki bütün İngiliz yetkililer Clive
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
_Aşk bir Sanat'tır. Aşkın yaşı yok, tadı vardır. Bu da yaşamın tadını aşkla çıkarmayı bilenlerin işidir. _Bir tek kadına bağlanın demek istemem. Tanrı korusun, olmaz bir kadınla mutluluk. Aldatın, yalnız iyi becerin gönül çalmayı. Karda gez izin görünmesin. _Ey erkekler! Dikkatle dinleyin beni ve destek verin. İlkin şuna inanın bütün
Sonsöz
Bu son sözü, 2006 yılında, Macaristan dostları ve bütün dünya bu eseri ithaf ettiğim ihtilalin 50. Yıldönümünü kutla­maya hazırlanırken yazıyorum. 1981 yılında Fransızca yazı­lan ve yayımlanan eser ayaklanmanın ellinci yılı münasebe­tiyle Macarcaya çevrilmiştir. Macar halkının ayaklanması, öncülüğünü işçi gençlikle birleşen üniversite gençliğinin
Peçeneklerin en baskın milli karakterleri saldırıya dayalı bir hayat tarzını tercih etmeleridir. Bu tercih varlık mücadelelerinde karşılaştıkları her milletin onları aynı menşeden türetilen isimler ile anmalarına yol açmıştır ki bunlardan bazıları şunlardır: Πατζινάκ,Patzinak, Pecenaci, Pacinacae, Pezengi (Yunanca), Pacinacae, Bisseni, Bizzenus
Reklam
19. yüzyıla kadar Osmanlı toplumunda zenginlik her şeyiyle saklanırdı. Tanzimat döneminden sonradır ki, bazı büyük merkezlerde servetler kendini tüketim ve yatırım alanında kısmen gösterebildi… Tablo* 1913 yılı verilerine göre Osmanlı ülkesinde ve bazı Avrupa ülkelerinde kişi başına tüketim düzeylerini karşılaştırmaktadır. Osmanlı ülkesi, Avrupa’nın sanayi ürünlerine en az açılan pazarıydı ve halkı en mütevazı hayatı yaşıyordu.
Sayfa 232 - Kronik Kitap, 49. Baskı, Nisan 2018, İstanbulKitabı okudu
Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
Dünya üzerindeki 200’ü aşkın devletin çoğunun kutladığı bir bağımsızlık günü var. Bağımsızlık günü, sömürge olmuşluğu var sayıyor. Bu günün gelecek kuşaklara sömürgecilik döneminde çekilen çileleri aktarması umuluyor. Bağımsız olan ülke sayısına bakarsak, Tablo 1’de görüldüğü gibi, en sömürgeci ülkelerin sırasıyla, İngiltere, Fransa, İspanya,
AMU DERYA'NIN ÖTESİ Bir ülkenin kaderi, sahip olduğu coğrafya ile yakından ilişkilidir. Küçük bir devlet için büyük güçlerle komşu olmak her zaman riskli bir durumdur ve söz konusu devletin tarihsel gelişiminde belirleyici rol oynar. Fakat nâdiren de olsa, bazı durumlarda bir avantaja dönüşebilir. Zira büyük güçler doğrudan komşu olmak
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.